Blog

Etiketler

Blog Arşivi

Perşembe, Şubat 26

Sağlıkla İlgili Püf Noktalar


Evinizdeki Kanser Tehlikesinin Farkında Mısınız?

İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek hamile kadınların ve bebek sahibi insanların evde dikkat etmeleri gereken noktaları anlattı.

Bulaşık deterjanlarından halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılar...

-Evde sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşılmamalı
Eğer evde ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir.(Ben zaten eve girmeden ayakkabıları çıkarma taraftırıyım.)

-En tehlikeli yer: Halı
Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle alıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Sirkeli su ile silin. (Bizim ev komple parke bende sadece mutfağa halı seriyorum, kardeşimde alerji çıktıktan sonra annemde evdeki halıları kaldırdı zaten.)

-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven giyilmeli
Plastik eldiven kullanmayın yada içine pamuk eldiven giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir.

-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünü yani kanserojen!
Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin. (Ben bunun yerine %99 limon kabuğundan yapılan bir deterjan koyuyorum makineme ama fazla koymayın yoksa köpürüp her tarafa bulaşıyor.)

-Her türlü deterjandan kaçının!
Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi vücudunuzu hakiki zeytinyağ defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz.(Ben artık sabunlarımı ya aktardan alıyorum yada eski beyaz sabunlardan kullanıyorum.)

-Beyaz olan her türlü iç çamaşırı yeni aldığında en az 2 kere kaynatılmalı!
Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor. (Evet ben bunu duyduğumdan beri asla beyaz çamaşır kullanmıyorum, ve mavinin %100 doğal ürünlerinden almayı tercih ediyorum.)

-Kanserle mücadele anne karnında başlar.
Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin içindeki kobalt bazı aşırı miktarda minareller... Doktor bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.

-Gökkuşağının 7 rengini ne buluyorlarsa günde en azından 3-5 tane yenmeli!
Her bir renkte bir şeyler var. (Ben mevsiminde ve taze yemek yapıp yemeyi tercih ediyorum.)

-Gebeler haftada 2 kez kırmızı et yemeli!
Özellikle balıkla beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması içinbebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım.

-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli.
Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.(Özür dilerim ben banyoda hep kullanıyordum ama artık bununda doğalını bulup kullanmaya özen göstereceğim.)

Sebzeler mevsiminde dondurulup saklanmalı!
Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikrodalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar. (Benim mikrodalgaya olan ilgim malum ama ben yaptığım yemeği tencereler dolusu yapmak yerine azıcık yapıp bir kerede tüketiyorum.)

-Radyasyon; kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biri!
Televizyondan çok uzak duralım. (Ben utanmasam uyurken bile tv'yi açık tutacağım ama söz bundan sonra tv'den uzak duracağım.)

-Çocuklara haftada 2 kez balık çorbası içmeli.
Ama içine zerdeçal koymak suretiyle...
Soğan sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı. (Balık çorbasını çok severdim ama sanırım çocukken yeterince içtiğim için artık içmesemde olur.)

-Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli.
Bu miktarın üzerinde balık tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az miktarda civa vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı Akdeniz Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz. (Hamile kalmayı düşünmüyorum ama babamın tuttuğu balıktan başka balık yiyemiyorum.Ama babacık sadece Marmara'da balık tutabiliyor.

-Kızartma için en uygun yağ; kanola yağı
Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir.(Ben kızartmayı hiç tercih etmiyorum.Zaten mikrodalgada kızartmada yapılmıyor :)

-Çocuklar fast food türü yiyecekleri 15 günde bir yemeli.
Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.(Kimse kusura bakmasın ama ben taaaa lisede kestim fast food olayını.Evde kendim sağlıklı yemekler yapıyorum.)

-Çocuklar meyve ve yoğurdu bol tüketmeli.
Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır. (Ben yoğurdumu kendim yapmaya yeni yeni başladım.Sitemde az sonra tarifinide vereceğim.Ama keçi peynirini çok nadir tüketiyordum artık daha çok yemeye dikkat edeceğim.)

-Çocukları üç beyazdan; un şeker ve tuzdan uzak tutmalı.
Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın.
Çünkü tuz da kanserojendir. (Ben zaten kaya tuzunu çekip kullanıyorum son 1 yıldır.Ama ne yazık ki tuz kullanımını azaltamıyorum.Şekeri yada unu çok sevmiyorum ama tuzsuz yemek yiyemiyorum.)

-Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır.
Ucuz beslenmedir. (Evet çünkü abur cubur satıcıları her hangi bir şeyin tadını ülkeler beğenmediği zaman ilk önce şeker oranını arttırıyorlar.Çünkü şeker çok ucuz.)

-En faydalı gıdalardan birisi ceviz.
Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak kavurup yiyebilirsiniz.
Ama fındık ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz. (Çekirdek dışındakileri kesinlikle işlenmemiş alıyorum, kendim evde istediğim baharatlarla tatlandırıyorum.)

-Elma mutlaka yenilmeli!

-Plastik bakır alüminyum kap kullanılmamalı.(Ben mikrodalgaya geçtim geçeli cam kap kullanmak zorundayım, ve sanırım en sağlıklısıda cam tencere.)
Porselen cam ve çelik kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.(Evet büyük ihtimalle sizde sirkeli suda beklettikten sonra tekrar yıkıyorsunuzdur.)

Dikkat; meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor!
Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse. (Ben ya sirkeyle ovuyorum yada kabuğunu soyduktan sonra tüketmeyi tercih ediyorum.)

-Lahana marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğu çöpe atılmalı.
İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok. (Ben soğanında ilk yaprağını çöpe atıyorum, kendi kendine zehir üretebilir diye okumuştum.)

-3 ayda bir su değiştirilmeli.
Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.(Açıkçası bu su değiştirme olayını tam anlamış değilim lütfen anlayan banada anlatsın, artık çok daha sağlıklı beslenmeye çalışıyorum çünkü.)

-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar kaplar plastik herhangi bir şey...
Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun çok iyi markalar kullanın. (Ben sırf plastikte saklandığı için cola dahi içmiyorum, çünkü sağlığımla daha fazla oynamak istemiyorum.)

-Meyve suyu posasıyla tüketilmeli.
Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve mide kanserinden korunmuş oluyorsunuz. (Bunun için smooth cihazını kullanın posasınıda içiyoruz böylece.)

-Bakır özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor.
Çok iyi kalaylı(Ben kalayları çok severim.) olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.

-Çocuklar yeşil plastik sahalarda oynamamalı.
Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler. (Ne yazık ki annelerimiz bize, bizde çocuklarımıza yeşili bırakamıyoruz, elimizdeki herşeyi harcıyoruz.)

-Havuzlar iyi temizlenmeli.
Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine spor yerine kansere hazırlık yapıyorsunuz.(Ben havuza girmekten nefret ediyorum, yapay iğrenç ve burjuva işi gibi geliyor doğrusu.)

-Bütün beyazlatıcılardan kaçınılmalı .
Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır. (Ben beyaz kağıt kullanmanın doğaya saygısızlık olduğunu düşünüyorum, son 2 yıldır zaten saman kağıt kullanmaya dikkat ediyorum.)

Prof. Dr. Erkan Topuz'un verdiği şu çarpıcı bilgi kanserin boyutlarını açıkça ortaya koydu:

"Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder